Türk Sinemasının usta ismi Cüneyt Arkın, 85 yaşında hayatını kaybetti. Yeşilçam‘ın efsane ismi Arkın’ın ölüm nedenine ilişkin hastaneden açıklama geldi.
Usta oyuncu Cüneyt Arkın dün gece saatlerinde rahatsızlanarak Beşiktaş, Ulus’ta bulunan özel bir hastanede tedavi altına alındı. Eşi Betül Cüreklibatır ve yakınları hastaneye geldi. 85 yaşındaki oyuncu burada hayatını kaybetti. Türk sinemasına damga vuran, yüzlerce filmde rol alan Cüneyt Arkın’ın çok sayıda ödülü bulunuyordu.
Türk sinemasına damga vuran, yüzlerce filmde rol alan Cüneyt Arkın’ın çok sayıda ödülü bulunuyordu. Birçok unutulmaz filme imza atan Yeşilçam’ın ustası Cüneyt Arkın’ın kimliğinde Fahrettin Cüreklibatur yazıyordu.
Tüm çabalara rağmen…
Arkın’ın vefat ettiği hastaneden yapılan açıklamada, “Türk sinemasının değerli oyuncusu Sayın Cüneyt Arkın kalbinin durması sebebiyle ambulansla geldiği Liv Hospital’da bütün yeniden canlandırma çabalarına rağmen hayatını kaybetti. Liv Hospital Ailesi olarak Türk sinemasının dev oyuncusunu kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Cüneyt Arkın’ın ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyoruz” denildi.
Son röportajında “Yaşlılık tatsız bir şey” demişti
Ölümünden önce Posta’dan Oya Çınar’a konuşan Arkın, “Sağlığınız, ruh haliniz nasıl?” sorusuna, “Gayet iyiyim Allah’a şükür. Yaşlılık tatsız bir şey tabii. Uzaklara gidemiyorum, koşamıyorum, yürüyemiyorum ama okuyorum, yazıyorum. O iyi geliyor bana. Ruh tedavisi gibi yazmak” yanıtı verdi.
Yaşam felsefenizi nasıl anlatırsınız?
“Ben köy çocuğuyum. Tabiatı çok seviyorum. Şu ağaç var ya, bana bir şeyler söylüyor. Dalına bir kuş gelip konsa, onu saatlerce izliyorum, dinliyorum. Bir şey anlatıyor o bana. Kedileri doyurmayı seviyorum. Çocukluğumda zaten doğayla iç içeydim. Eskişehir’de, köyde büyüdüm. Topraktan evlerimiz vardı. Babamın en büyük yardımcısıydım. O koyunlar, onların o munis bakışları… Benim hayat felsefemin özü sevgi.”
CÜNEYT ARKIN KİMDİR?
Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır’dır. Cüneyt Arkın, 8 Eylül 1937 tarihinde Eskişehir’in merkezine bağlı Karaçay köyünde doğdu. Babası Kurtuluş Savaşı’na katılmış Hacı Yakup Cüreklibatur’dur. Aslen Nogay Türkleri’ndendir. Eskişehir Atatürk Lisesi’nde öğrenim gören Arkın, 1961 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.
Memleketi Eskişehir’de, yedek subay olarak askerliğini yaparken, Göksel Arsoy’un başrol oynadığı Şafak Bekçileri (1963) filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ’in dikkatini çekti. Askerliğini bitirdikten sonra Adana ve civarında doktorluk yaptı. 1963 yılında Artist dergisinin yarışmasında birinci oldu. Bir süre iş arayan Arkın, 1963’te Halit Refiğ’in teklifiyle sinema oyunculuğuna başladı ve 2 yıl içinde 30 kadar film çevirdi.
1964 yılında oynadığı Gurbet Kuşları filminin finalindeki kavga sahnesi, Arkın’ın kariyerinde bir kırılma noktası oldu. Bir süre daha duygusal-romantik jön karakterlerini canlandırdıktan sonra yine Halit Refiğ’in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi.
Bu dönemde İstanbul’a gelen Medrano Sirki’nde altı ay süreyle akrobasi eğitimi aldı. Burada öğrendiklerini Malkoçoğlu ve Battalgazi serilerinde beyaz perdeye aktararak, Türk sinemasına daha önce hiç örneği olmayan bir tarz getirdi.
Kısa sürede avantürlü filmlerin en çok aranan isimlerinden biri haline geldi. Kariyeri boyunca westernden komediye, macera filmlerinden toplumsal filmlere değişik türlerde filmler çekti.
12 Mart dönemi sırasında, 4. Altın Koza Film Festivali’nde (1972) jürinin ilk oylamasında Yılmaz Güney’i Baba filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu seçmesine rağmen daha sonra siyasi baskılarla Güney’in yerine, ilk oylamada Yaralı Kurt filmindeki performansıyla ikinci olan Cüneyt Arkın’ı en iyi erkek oyuncu seçti. Bu karara tepki gösteren Arkın ödülü reddetti.
Cüneyt Arkın sinemasına ayrı bir renk getiren, yönetmenliğini Çetin İnanç’ın yaptığı 1982 tarihli Dünyayı Kurtaran Adam zamanla bir kült film haline geldi. 1980’li yıllarda Ölüm Savaşçısı, Kavga, Sürgündeki Adam ve İki Başlı Dev gibi aksiyon filmlerinden sonra, 1990’lı yıllarda polisiye dizilere yöneldi.
Cüneyt Arkın, at binmede ve karatede uzman sporcu unvanına sahiptir. Oyunculuğun yanı sıra televizyon izlenceleri sunmuş ve kısa bir süre gazetelerde sağlıkla ilgili köşe yazarlığı yapmıştır. 2009 yılında omurgasındaki sinir sıkışmasından dolayı yaklaşık üç ay hastanede tedavi gördü.
Cüneyt Arkın ilk evliliğini 1964 yılında kendisi gibi doktor olan Güler Mocan ile yaptı. Bu evlilikten kızları Filiz (1966) doğdu. 1968’de boşandıktan bir yıl sonra Betül (Işıl) Cüreklibatur ile evlenen Arkın’ın, bu evlilikten Kaan ve Murat adlarında iki çocuğu var. Kızı bir şirkette genel müdürlük yapan Arkın’ın oğullarından Murat da oyunculuk yapıyor.
James Bond’u neden oynamadı?
Cüneyt Arkın’ın, James Bond filminde oynamayı neden kabul etmediğine dair görüşünü de Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin’e verdiği röportajda şöyle anlatmıştı:
“James Bond filminde oynamak için teklif alınca, ne kadar Bond filmi varsa dikkatle izledim. Nasıl Amerika dünyada en güçlü, en yenilmez devletse, insan olarak James Bond da her ne kadar İngiliz ajanı olsa da gücü ve yenilmezliğiyle adeta Amerika’yı temsil ediyordu. Genel anlamıyla, kapitalizmin bir ürünüydü. Kapitalizmin şımarık, kibirli, kendinden başka kimseyi sevmeyen, acımasız bir sembolüydü. Aldatmayı, sömürmeyi seviyordu. Güce tapıyor, güçsüzün karşısında zalim kesiliyordu. Gücün, güçlünün iktidarı için savaşıyordu. Kabul edemezdim.”