Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, düşünce özgürlüğü konusundaki vaatlerini neden başbakanlığı döneminde yapmadığı sorusuna, ‘Türkiye tahayyülünün’ de değiştiği yanıtını verdi. Davutoğlu “Peki bunları neden başbakanken yapmadınız?” sorusuna “Sıkıntılar vardı” demekle yetindi.
Yetkinreport.com’da yayınlanan yazı için gazeteci Murat Yetkin’in sorularını cevaplayan Davutoğlu, başbakanlığı döneminde “Keşke yapmasaydım”dediği konuyu da açıkladı.
Davutoğlu’nun pişmanlığı
Davutoğlu, pişmanlığını “12 Eylül 2015’deki AK Parti Kongresinde tek liste olarak çıkacak adayların önceden hazırlanmış olmasına rağmen bunu kabullenmiş olması” olarak öne sürdü.
Hem kabul etti hem de ihanetle suçladı
“Listede, benim de listeye alacağım arkadaşların çoğunlukta olduğunu görünce karşı çıkmadım. Ancak o listede olan ve benim de güvendiğim arkadaşlara güvenimde yanıldığımı 29 Nisan 2016’da MKYK’da düzenlenen parti-içi darbede fark ettim. 12 Eylül 2015’te yapılan olağan kongrede ısrar edip, kendi listemi Kongreye götürmeliydim.” diyen Davutoğlu, bir yandan 2015’te çıkan ve kendisinin de kabul ettiği listenin kendi listesine yakın bir liste olduğunu itiraf ederken diğer yandan da 2016’da görevden alındığı için kendisine destek vermeyen listesindeki kendisine yakın isimleri ihanet etmekle suçladı.
Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü görmezden geldi
Çelişkili ifadeleri röportaja damga vuran Davutoğlu, Avrupalı devletlerin iki yüzlülüğünü görmezden gelerek başbakanlığı döneminde ‘İyi ki yapmışım’dediği konu olarak ise Avrupa Birliği ile imzaladığı ‘göçmen’ anlaşmasını gösterdi.null
Davutoğlu, 18 Mart 2016’da Suriyeli göçmenler üzerinden AB ile ilişkilerin normalleşmesi anlaşmasını kast ederek “O anlaşma uygulanabilseydi Türkiye bambaşka bir yerde olurdu” dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti: “O anlaşma sadece mülteciler ile ilgili değildi. Başbakanlığım devam etseydi Haziran ayı sonunda vize muafiyeti yürürlüğe girecek, Gümrük Birliği Türkiye’nin talepleri doğrultusunda revize edilecekti. Bu iki gelişme dahi en büyük pazarımız olan AB’de insan ve mal hareketliliğinin artması üzerinden ekonomimize olağanüstü bir ivme katacaktı. Ayrıca yılda iki kez bütün AB ülkesi liderlerle birlikte gerçekleştirilecek olan zirvelerle diplomatik manevra alanımız genişleyecek, açılacak fasıllarla da entegrasyon süreci hız kazanacaktı. Mülteciler bağlamında ise düzensiz göçü engelleme karşılığında 1 milyona yakın mülteci düzenli bir şekilde Avrupa’ya geçecek ve 6 milyar Avroluk bir fon kademeli bir şekilde Türkiye’ye aktarılacaktı.”