Batı Trakya’da Türk azınlığa karşı zulüm politikasını son hızıyla sürdüren Yunanistan şimdi de Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif’i “makam gaspı” suçlamasıyla yargılama kararı verdi. Şerif’in suçu, Gümülcine’de düzenlenen toplu sünnet törenine katılması… Müftü Şerif’e açılan dava, 7 Ekim 2021’de Selanik Tek Hakimli Bidayet Mahkemesi’nde görülecek.
İbrahim Şerif, twitter hesabından yaptığı açıklamada “Beş yıl önce Alankuyu’lu kardeşlerimizin tertip ettiği toplu sünnet Mevlid’ine katılmamız makam gaspı kabul edilerek ,mahkeme olmak üzere 7-10 -2021 tarihinde Selanik Bidayet mahkemesine davet edildik. Allah yardımcımız olsun” ifadelerine yer verdi.
Beş yıl önce Alankuyu'lu kardeşlerimizin tertip ettiği toplu sünnet Mevlid'ine katılmamız makam gaspı kabul edilerek ,mahkeme olmak üzere 7-10 -2021 tarihinde Selanik Bidayet mahkemesine davet edildik.Allah yardımcımız olsun. pic.twitter.com/BFjVPzYcJF
— İbrahim Şerif (@muftu_iserif) September 2, 2021
Türkleri böyle cezalandırıyorlar
Peki son olarak Müftü İbrahim Şerif’in şahsında yaşanan problem, sıradan bir sorun mu?
Tabii ki değil. Zira Yunanistan, Batı Trakya’da yaşayan Türklere hayatı yaşanmaz hale getirdiği gibi, onları temsil makamındaki müftüleri de uyguladığı yaptırımlarla cezalandırma yoluna gidiyor. Müftülük sorunu ise Yunanistan’daki Türklerin en başta gelen sorunlarından biri…
Lozan Anlaşması ile azınlıklar, kendi din işlerini Yunan Yönetimi’nden bağımsız olarak organize etme ve yönetme hakkı kazanmışlardır. Yunanistan’daki Türklerin bu hakkı uluslar arası konjönktürden bağımsız değildir. Zira Türkiye de Türkiye’de kalan Rumlara kendi dinî temsilcilerini seçme hakkı vermiştir. Türkiye’de bu tutum halen uygulanagelse de 1985 yılından bu yana Yunan hükümeti, Lozan’ın ilgili maddelerini ihlal ederek müftüleri doğrudan kendisi atamaktadır. Yunan hükümeti, bu uygulamanın gerekçesi olarak müftülerin sadece dini rolleri olmadığını, toplumsal faaliyetleri de olduğunu öne sürmektedir.
1985’e kadar Yunanistan’da müftülerin yetkileri
Türk azınlık Lozan sonrasından 1985’e kadar, 1913 Atina Anlaşması ve 1920 tarihli 2345 sayılı kanun gereği kendi müftülerini hür iradeleriyle seçebilmekteydi… 2345/1920 sayılı kanunla müftülerin nasıl seçilecekleri, görev alanları ve sorumlulukları belirlenmiştir.
Buna göre müftüler; Din İşleri Bakanlığı ve Bölge Valisi tarafından onaylanan bir adaylar listesinden, Yunanistan bölgesindeki Müslümanlar tarafından seçilmiştir. Müftüler, yetki alanlarında şeriat hükümlerini uygulamak, öğretim ve din görevlilerini denetlemek, Cemaat İdare Heyetleri’nin evkaf gelirlerini kontrol etmek gibi geniş yetkilerle donatılmıştır. Müftüler ayrıca, Müslümanlar arasında şahısların hukuku ve aile hukuku konusunda çıkan sorunları çözmekle yükümlüdürler ve ayrıca evlenme, boşanma, nafaka, vesayet, velayet, miras gibi konularda karar verme yetkileri vardır. Bununla beraber müftülere, kararlarının ilgili Yunan makamları tarafından tanınması ve yürürlüğe konabilmesi, Yunanistan’daki diğer din görevlileri gibi askerlikten muaf tutulmaları, Camilere ait vakıfları yöneten komisyona da başkanlık yapabilmeleri öngörülmüştür.
Gümülcine Müftüsü’nün ölümüyle emrivaki…
1984 yılında Gümülcine Müftüsü Hüseyin Mustafa Efendi’nin ölümü ile Yunan hükümeti bu pozisyona Rüştü Ethem’i atadı. Yunanistan devletinin Müslüman azınlığa danışma gereksinimi duymadan yapılan bu uygulama aynı zamanda dönemin yasalarıyla çelişmekteydi. Bunun üzerine azınlık Ağustos 1990’da yeni ve resmi olmayan bir seçim yaparak Mehmet Emin Aga’yı İskeçe, İbrahim Şerif’i de Gümülcine Müftüsü olarak seçti. Yunan Hükümeti ise 2345 sayılı kanunu kaldırıp, yerine 1920 sayılı kanunu getirdi. Bu yeni kanun, müftülerin cemaat tarafından seçilmesini engellemekte ve müftü tayinini tümüyle Yunan idaresine bırakmıştır.
Türk müftüler, atanmış müftülere karşı…
Şu anda Batı Trakya’da; Yunan hükümeti tarafından atanmış olan Gümülcine Müftüsü Cemali Meço ile İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Sinikoğlu ve Türk azınlık tarafından seçilmiş olan İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga ile Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif görevlerini sürdürmektedirler. Yunanistan tarafından atanan müftüler, halkta gerçek bir karşılık bulmaktadır ve Yunan devletinin resmi tezlerini Müslümanlara kabul ettirme vazifesi görmektedirler.
Türkler tarafından seçilen müftülerse dönem dönem bir takım bedeller ödemek zorunda kalmaktadır. Çünkü Yunan Hükümeti, Türk azınlığın seçtiği müftüleri “müftü” ünvanını kanunsuz bir şekilde kullanmaktan ve otoriteye karşı çıkmaktan çeşitli defalar yargılamış ve hapis cezası vermiştir. 14 Aralık 1999’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İbrahim Şerif davasında, “Şerif’e karşı yürütülen idari işlemler Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin düşünce, din ve kanaat özgürlüğüne dair 9. maddesinin ihlali” olduğu gerekçesiyle Yunanistan’ı mahkum etmiştir. En son 2006 yılında AİHM’de Mehmet Emin Aga davasında Yunanistan bir kez daha haksız bulunarak mahkum edilmiştir.