- İşgal altındaki Kudüs’ün bize yansıması hep siyasi olaylarla oluyor. Kudüs’e giden herkes, genellikle İsrail’in zulmünü yazıp çiziyor. Bu sefer Kudüs’e gittiğimde, oranın kültürüne ve sanatına odaklandım. Bu vesileyle Kudüs ressamı Shehab Kawasmi’yle tanıştım. 40 yıldır sadece Kudüs resmi çizen sanatçı, bu kuralını İstanbul için bozmuş. Sulu boyayla yaptığı Galata Kulesi resmi, en sevdiği eserleri arasına girmiş. Yalnızca Kudüs resmi çizme kuralını sorduğumuzdaysa, işgalcilerin Kudüs’ün kültürel mirasını yok etmeden önce her şeyi belgelemek istediğini söylüyor. Kawasmi, Yeni Şafak’tan Sevda Dursun’a konuştu…
-Kudüs ressamı olarak tanıyoruz sizi. Biraz kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz, nasıl ressam oldunuz?
Ailem yüz elli yıl önce El Halil’den buraya yerleşti. 63 yaşındayım, babam da ben de Kudüs doğumluyuz. Küçükken okulda kendi kendime resim çizerdim. Lise dönemimde de bir enstitüye gittim. Enstitü beni Fransa ve Avusturya’ya özel kursa gönderdi. 20 yaşındayken ilk sergimi açtım. O günden bugüne 40 yıldır, bütün sergilerimin tek bir başlığı var, o da Kudüs. Resimlerimde en fazla Osmanlı’nın son dönemini öne çıkartıyorum. İsrail ve İngiliz işgalinden öncesi. Çünkü Kudüs’ün yüzde 90’ı Osmanlı sanatı ve mimarisi. İşgalden önceki dönem de bunu en iyi görebildiğimiz dönem.
Yedi yaşında aldım bu kararı
– Sadece Kudüs resmi yapma kuralınızın sebebi neydi?
Silsile kapısının girişinin sol tarafında bir evde doğdum ben. 1966 yılında yani işgalden bir sene önce bu evden çıktığımızda 7 yaşındaydım. Surların dışına taşınmıştık, ama dedem oradaki evde kalmaya devam etti. 10 Haziran 1967 yılında işgal oldu ve İsrail o mahalleyi yerle bir etti. Dedemin evi de yok olmuştu. Sadece Kudüs’ü resmetme kararımın başlangıç noktası yedi yaşında bu manzarayı görmem oldu. Eve döndüğüm zaman eski hatıralarımı, komşularımı, oradaki evi resmederken buldum kendimi. Bu benim için başlangıç noktası oldu.
Oryantalistler gerçekleri çizmedi
– Burada her şey kaybolabilir, her şeyi belgelemem gerekiyor diye mi düşündünüz?
Kudüs işgal altında, işgalciler her şeyi silmek, buradaki kültürü imha etmek istiyor. O yüzden buradaki kültürü belgeliyorum. Yazılı olarak belgelendirmenin dışında resimle veya fotoğrafla belgelendirmek çok önemli. Osmanlı’nın son döneminde Fransa’dan, Almanya’dan, İngiltere’den oryantalist ressamlar Kudüs’e gelerek buraları resmettiler. Bu oryantalistler İngiliz işgal döneminde de İsrail işgal döneminde de geldi. Fakat algı yaratmak üzere resimlerini yaptılar. Mesela İskoçyalı David Roberts, Mescid-i Aksa’daki Müslümanları namaz kılarken resmediyor, ama yönleri kıbleye dönük değil. Aynı zamanda yer işlemeleri tamamıyla Mısır’daki firavunların dönemine ait. Bunlar kasıtlı yapılıyordu. Kudüslü bir ressam olarak misyonum, Kudüs halkını, mirasını, kültürünü, medeniyetini gerçek bir şekilde resmetmek, belgelendirmek.
İstanbul’u çok seviyoruz
– Bu kuralınızı hiç çiğnemediniz mi?
Bir tane istisnası var bunun, sadece bir kere İstanbul’u resmettim. Sulu boyayla yaptığım bu İstanbul resmi, en sevdiğim resimlerden biri. İstanbul’u o kadar seviyoruz ki, eşimin dediği gibi Kudüs’te yaşamasak kesinlikle İstanbul’da yaşardık.
– Eski fotoğraflara bakarak mı yapıyorsunuz resimleri?
Kudüs’te ilk dönem fotoğrafçıların çok büyük kısmı Ermeniydi. Onların Kudüs’te Osmanlı eserleri fotoğraf arşivi var. O fotoğraflardan esinlenerek resimlerimi ortaya çıkartıyorum. Kendi arşivimden de faydalanıyorum.
Karşısına geçip çizmek isterdim
– Kudüs resimlerinden oluşan bir de kitabınız var…
2016 yılında çıkan ilk kitabım o güne kadar yaptığım Kudüs resimlerinden oluşuyor. Bir hafta önce matbaaya gönderdiğim ‘Aksa’nın Kandilleri’ isimli ikinci kitabım ise Mescid-i Aksa’da bulunan irili ufaklı iki yüz eserin çizimlerinden oluşuyor. Fotoğraf makinemi alıyorum, resmini yapmak istediğim eserin fotoğrafını istediğim bir açıdan çekiyorum ve çiziyorum. O eserlerin karşısına geçip resimlerini yapmak isterdim ama beni orada rahat bırakmazlar. Üçüncü kitabım da Kudüs’te kaybolan meslekler hakkında olacak. Bakırcılık, demircilik, nakkaşlık tarzı eski meslekler. Kaybolmadan bunları da belgelendirmem lazım.
– Nerelerde sergi açtınız?
Moskova, Sen Petersburg, İstanbul, Ankara ve Ürdün’de sergi açtım. Otuz eserimi de Paris’teki Yebus Kültür Merkezi’ne hediye ettim. Ayrıca Filistin’in bütün şehirlerinde sergi açtım. Çünkü Filistin halkı işgalden dolayı Kudüs’e gelemiyor.
– Kaç kez Türkiye’ye geldiniz?
5 kez İstanbul’a 1 kez de Ankara’ya geldim. En son 5 ay önce Mirasımız Derneği’nin davetlisi olarak İstanbul’daydım. İstanbul resmini o zaman yaptım. Bir Kudüslü bir Filistinli ve bir Müslüman olarak Türkleri ve Erdoğan’ı çok seviyoruz.